Bu strateji, daha ılımlı ve
mütevekkil bir kişilik geliştirmek için gerekli olan bakış açısını kazandırır. Hayatın sürekli
bir değişim hâlinde olduğunu anlatır.
Elbette her şeyin bir
başlangıcı ve sonu vardır. Her ağaç tohumdan oluşur ve daha sonra tekrar
toprağa döner. Her otomobil, makina ve elbise önce üretilir sonra da eskiyip dağılır.
Vücudumuz da doğar ve ölür. Üretilen bir bardak er geç kırılacaktır. Bu
düşünceyi kabullenmek insanı üzmez, aksine huzur verir. Bir şeyin kırılacağını
önceden bilirsek, kırıldığı zaman fazla üzülmeyiz. Sevdiğimiz bir şey yok
olduğunda üzüleceğimize, bu zamana kadar ona sahip olduğumuz için minnet
duyarız. Bunu bir örnekle açıklayalım: çok sevdiğimiz çantamızı önümüze koyup
güzelliğini iyice içimize sindirelim. Daha sonra aynı çantayı kaybetmiş
olarak gözümüzde canlandıralım. Bu sırada her şeyin zamanla esas durumuna
geldiği düşüncesini aklımızdan çıkarmayalım.
Bu düşüncenin
sebebi kimseyi duygusuz yapmak değildir. Aksine, tabîî oluşumları, insanın
sükûnetle karşılamasını sağlamaktır. En sevdiğimiz çantamız bir gün
kaybolduğunda, bu düşünce sayesinde olaya doğru açıdan bakabiliriz.?Eyvah!
kayboldu? diye feryat edeceğimize, ?eh ne yapalım, dikkat ettiğimiz halde yine
de kayboldu? diyebiliriz.
Bu bilinç
sayesinde; hem olaylar karşısında soğukkanlılığımızı muhafaza eder, hem de
muhakeme gücümüzü kullanmış oluruz.
İşimizi Kış Tutmak
Erken Kalkmak
