|
Her Topu Tutmak Zorunda Değiliz
HER TOPU TUTMAK ZORUNDA DEĞİLİZ İçimizdeki mücadeleler, çoğu zaman
başkalarının sorunlarına sahip çıkmaktan kaynaklanır. Birisi kendi derdini
bize anlattığında, bununla ilgilenmek zorunda olduğumuzu zannedip, kendimizi o
işin içinde buluruz. Örneğin; tam işimizle meşgulken, telefonda bir
arkadaşımız, çok asabi bir şekilde ?bu oğlum beni öldürecek? diyerek ne
yapacağını bize sorduğunda; ?özür dilerim ama sana ne önereceğimi bilemiyorum?
dememiz gerekirken, atılan topu hiç düşünmeden tutar ve sorunu çözmeye
kalkışırız. Sonra da işimizi zamanında bitiremediğimiz için strese girip, "herkes
her şeyi benden bekliyor" diye şikayet ederiz.
Hayatımızdaki tatsız olayların ne
kadarına gönüllü katıldığımızın farkında olalım. Bize atılan topu tutmak zorunda olmadığımızı düşünerek,
sıkıntımızı giderelim.
Bize atılan topu tutmak zorunda olmadığımızı hatırlarsak, hayatımızdaki stresi bir hayli azaltmış oluruz. Arkadaşımız aradığında topu tutmayıp bırakalım. Biz tutmadığımızda arkadaşımız durumu müsait olan başka birisini arar ve problemini çözer. Topu hiç tutmayalım
demiyorum, ama bunun kendi seçimimize kaldığını hatırlatmak isterim. Bu
strateji, arkadaşımızı umursamayalım ya da kimseye yardım etmeyelim anlamına da
gelmez. Hayata daha sakin ve olumlu bakmak istiyorsak, sınırlarımızı bilip,
oynadığımız rolün sorumluluğunu üstlenmek zorundayız. Çoğumuza her gün birçok
top atılır. Atılan topların hepsini tutacak olsak herhalde sağlığımızı
kaybederiz. Eminim sizin için de durum daha farklı değildir.
Kendimizi ezilmiş ve
bunalmış hissetmemek için, topu ne zaman tutacağımızı iyi bilmeliyiz.
Meşgulken çalan telefona
bakmak bile topu tutmanın bir çeşididir. Aynı durum, hakarete uğradığımız veya
eleştirildiğimiz zamanlar için de geçerlidir. Birisi bize karşı yorum
yaptığında, bundan etkilenmek ya da bununla ilgilenmemek bize kalmıştır.
Unutmayalım, topu
tahmin ettiğimizden daha fazla tuttuğumuz bir gerçektir.
Bu İçeriğe Yapılan Yorumlar
Henüz Yorum Yazılmamıştır...
Kategorideki Diğer Dökümanlar
|